yıkıntılarımızın arasında yön bulmaya çalışan benliğimizin sıkıntı ve yorgunluk çığlıklarını duymaya başladığımız zaman artan baş ağrılarımızı gerçirdiğine inandığımız ilaçlarımız ve onların zehirlediği bilinçaltımızın geri gelip bizi dövmesi. dövmek, evet. öyle şiirsel bir kelime falan uymaz buraya, bildiğin dövüyor geldiğinde. neden insanlar sarhoşken sapıtıyor sanıyorsunuz, ne kadar çok zehirlerseniz sizler bilinçaltınızı o da o kadar ağır dövüyor sizleri. belki de aylardır bana kafayı yedirten rüyalarım da bunun bir sonucudur. dayak yiyorumdur bilinçaltımdan, kim bilir.
Etkiletsiler: anlık saçmalamalar, ben, deneme
1 saat boyunca üşenmeden ertelediğim saatin uyandırma amaçlı çalan alarmı ve sonrasında 1 saat daha uyuma üzerine aile tarafından hunharca uyandırılmamın ardından sonunda yazıya dökecek kadar dank etmiş bir "naapıyorum lan ben" sendromuyla merhabalıyorum sizleri. lütfen karşı koymayıp merhabalanarak beni mesudediniz zira merhabalara karşı koyan insanları algılamakta, diğer insanları algılamakta zorlandığımdan çok daha fazla zorlanıyorum. başka bir algı türündeler onlar. neyse..
Etkiletsiler: ben, sevgili blog
şampanya kadehlerine doldurup içtiği ucuz ama etkili köpek öldürenlerinin dilinde bıraktığı gri irinlerle dolu yaralara baktı. siyah ve beyaz irinin birleşip oluşturduğu daha kötü kokan ve daha iğrenç duran bu şişlikleri eline aldığı minik iğneyle patlattı tıpkı geçenlerde yaptığı gibi. kusmamaya dikkat ederek dışarı boşalttı irini. kusmaktan nefret ediyordu. kusmak zayıflıktı. kusmak aşırılıktı. kusmak umursamaktı. bulanan ve bunalan midesinin ne düşündüğü çok da umrunda değildi, henüz, hala.
Etkiletsiler: anlık saçmalamalar, deneme, depresif, öykü
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa